Pamuk
Hava Yolları’nın feleğin çemberinden geçmiş yolcuları,
Hayatta başına gelenleri aynı zariflik, aynı başı diklik içinde karşılayıp
acısıyla kabuğuna çekilerek ruhuna batan dikenleri temizleyenler, vakti
saati geldiğinde kendi baharlarını yaşarlar. Zira hiçbir kış ömür boyu sürmez,
dökülen yapraklar yerlerine elbet yenilerini koyar ve yine yeni yeniden
çiçeklenme mevsimi gelir. Bugün saygı kuşağına kaldığımız yerden devam ederek sizlere
aklını fikrini, gündüzünü gecesini kuş olup uçma hayaline vermiş Hezarfen Ahmet
Çelebi’yi gururla sunar, iyi uçuşlar dileriz.
Hakkındaki
bilgiler oldukça kısıtlı olsa da, elimizdeki tek yazılı kaynak olan Evliya
Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden edindiğimiz bilgilere göre, 1609
yılında o günkü adıyla Konstantinapoli’de doğan Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi
geliştirdiği takma kanatlarla berberi fizikçi Abbas Kasım İbn Firnas'tan sonra
uçmayı başaran ilk insandır. Bu konuda kendisinden çok önce 10.yy.’da çeşitli
deneyler yapan İsmail Cevheri’den ve Leonardo da Vinci’nin uçma çalışmalarından
ilham alan Hezarfen, Okmeydanı’nda gerçekleştirdiği ilk uçuş denemesi öncesinde
uzun uzun kuşların uçuşunu izlemiş, kanat hareketleri, rüzgârın yönü, eğimi vb.
birçok konu üzerinde çalışmıştır.
Okmeydanı’ndaki
başarılı deneyinin ardından bir sabah, kendi geliştirdiği kanatlarını takarak
kendini Galata Kulesi’den semaya bırakır ve boğazı geçerek karşı kıyıda
Üsküdar, Doğancılar Meydanı’na iner. Osmanlı Devleti’nde olduğu kadar Avrupa’da
da büyük yankı yaratan uçuşu Sarayburnu’ndaki Sinanpaşa Köşkü’nden izleyen
dönemin padişahı IV. Murat, kendisini önce bir kese altınla ödüllendirdiyse de
ardından sürgüne yollamayı tercih etmiştir. Ömrünün geri kalanını Cezayir’de geçiren ve bir daha ülkesine dönemeyen Hezarfen
yalnızca 31 yaşındayken hayata gözlerini yumar.
Başarılı
bilim insanlarının ezelden beri makus talihi yine hüsranla sonlanmış, geriye
filmden çizgi filme, müzikten popüler kültüre kadar pek çok yere iz bırakan bir
Hezarfen kalmıştır. Akıllara ilk gelen, Mustafa Altıoklar’ın okları kalplerimize saplanmış, 1996 tarihli kült filmi ‘İstanbul
Kanatlarımın Altında’ olup yakın zamandan ise Fazıl Say’ın 2012 yılında
bestelemiş olduğu, İstanbul 1632 Baharı • Galata Kulesi • Uçuş ve Cezayir
Sürgünü olmak üzere dört bölümden oluşan Hezarfen Ney Konçertosu’dur.
Mühim
olan bu dünyada ne kadar kaldığınız değil, sizden ne kaldığı sevgili
PamukHavaYolları tutkunları. Ardınızdan sizden ilham alınarak bir film, bir
konçerto yapılacak mı mesela bir de böyle düşünün yaşamınızı. Yaşarken dişe
kemiğe dokunur bir değeriniz olmamışsa, göçüp gidince hiç olmaz, bilesiniz. Hazır cuma akşamı olmuş, bir haftayı daha geride bırakmışken, Fazıl’ın nefis eserini dinlemenizi tavsiye eder, gözlerinizden öperiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder