20 Ocak 2017 Cuma

Pamuk Hava Yolları Saygı Kuşağı • Hezarfen Ahmet Çelebi



Pamuk Hava Yolları’nın feleğin çemberinden geçmiş yolcuları,
Hayatta başına gelenleri aynı zariflik, aynı başı diklik içinde karşılayıp acısıyla kabuğuna çekilerek ruhuna batan dikenleri temizleyenler, vakti saati geldiğinde kendi baharlarını yaşarlar. Zira hiçbir kış ömür boyu sürmez, dökülen yapraklar yerlerine elbet yenilerini koyar ve yine yeni yeniden çiçeklenme mevsimi gelir. Bugün saygı kuşağına kaldığımız yerden devam ederek sizlere aklını fikrini, gündüzünü gecesini kuş olup uçma hayaline vermiş Hezarfen Ahmet Çelebi’yi gururla sunar, iyi uçuşlar dileriz.


Hakkındaki bilgiler oldukça kısıtlı olsa da, elimizdeki tek yazılı kaynak olan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden edindiğimiz bilgilere göre, 1609 yılında o günkü adıyla Konstantinapoli’de doğan Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi geliştirdiği takma kanatlarla berberi fizikçi Abbas Kasım İbn Firnas'tan sonra uçmayı başaran ilk insandır. Bu konuda kendisinden çok önce 10.yy.’da çeşitli deneyler yapan İsmail Cevheri’den ve Leonardo da Vinci’nin uçma çalışmalarından ilham alan Hezarfen, Okmeydanı’nda gerçekleştirdiği ilk uçuş denemesi öncesinde uzun uzun kuşların uçuşunu izlemiş, kanat hareketleri, rüzgârın yönü, eğimi vb. birçok konu üzerinde çalışmıştır.



Okmeydanı’ndaki başarılı deneyinin ardından bir sabah, kendi geliştirdiği kanatlarını takarak kendini Galata Kulesi’den semaya bırakır ve boğazı geçerek karşı kıyıda Üsküdar, Doğancılar Meydanı’na iner. Osmanlı Devleti’nde olduğu kadar Avrupa’da da büyük yankı yaratan uçuşu Sarayburnu’ndaki Sinanpaşa Köşkü’nden izleyen dönemin padişahı IV. Murat, kendisini önce bir kese altınla ödüllendirdiyse de ardından sürgüne yollamayı tercih etmiştir. Ömrünün geri kalanını Cezayir’de geçiren ve bir daha ülkesine dönemeyen Hezarfen yalnızca 31 yaşındayken hayata gözlerini yumar.

Başarılı bilim insanlarının ezelden beri makus talihi yine hüsranla sonlanmış, geriye filmden çizgi filme, müzikten popüler kültüre kadar pek çok yere iz bırakan bir Hezarfen kalmıştır. Akıllara ilk gelen, Mustafa Altıoklar’ın okları kalplerimize saplanmış, 1996 tarihli kült filmi ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ olup yakın zamandan ise Fazıl Say’ın 2012 yılında bestelemiş olduğu, İstanbul 1632 Baharı • Galata Kulesi • Uçuş ve Cezayir Sürgünü olmak üzere dört bölümden oluşan Hezarfen Ney Konçertosu’dur.    



Mühim olan bu dünyada ne kadar kaldığınız değil, sizden ne kaldığı sevgili PamukHavaYolları tutkunları. Ardınızdan sizden ilham alınarak bir film, bir konçerto yapılacak mı mesela bir de böyle düşünün yaşamınızı. Yaşarken dişe kemiğe dokunur bir değeriniz olmamışsa, göçüp gidince hiç olmaz, bilesiniz. Hazır cuma akşamı olmuş, bir haftayı daha geride bırakmışken, Fazıl’ın nefis eserini dinlemenizi tavsiye eder, gözlerinizden öperiz.    



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder