27 Eylül 2017 Çarşamba

PamukHavaYolları I.Yıl Dönümü


Pamuk Hava Yolları’nın biricik yolcuları,
Bugün sizlerle 1. Yılımızı kutlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bundan bir yıl önce, pek kıymetli havacı Vecihi Hürkuş tarafından üretilen ilk sivil uçağımız VECİHİ XIV’ün de Kadıköy semalarında ilk uçuşunu yaptığı gün yola çıktık. 27 Eylül 1930 günü gerçekleştirilen bu heyecan verici uçuştan tam seksen altı sene sonra, yine Kadıköy’den kabininde havacılık • hayat • hakikat • sanat taşıyan bir uçak havalandı. Adı PamukHavaYolları.

Bir yıl boyunca yaptığımız tüm uçuşlarda, yolu havacılıktan geçmiş güzide kişilikler başta olmak üzere, havaalanında yazılmış kitaplardan, uçakta geçen filmlere, ilk uçuş deneyiminin ilhamıyla bestelenmiş senfonilerden havacılık temalı düğünlere pek çok farklı deneyim yaşadık. Uçak kazası raporu belgeselini soluksuz izleyen bir grup havacılık tutkunu olarak aradığımız adrenalini kimi zaman St. Exupéry’nin gece uçuşlarında, kimi zamansa Amelia’nın dünya rekorunu kırmak için gösterdiği deli cesaretinde bulduk.


Elbette ki, ana eksenimiz havacılık olsa da bunun yanı sıra hayat, hakikat ve sanattan hiç kopmadık. Yeni yıl, bayramlar, sevgililer günü, babalar günü, kadınlar günü vb. birçok günü birlikte kutladık. Astrolojik gündemi yakından takip ederek yolcularımıza yalnızca bir havayolu hizmeti değil, aynı zamanda içsel rehberlik servisi sunmaya gayret ettik. Edebiyattan sinemaya, müzikten belgesele sanatın birçok kolundan tutup hava, havacılık, uçaklar, pilotlar, hostesler, uçuşlar için yapılmış, yazılmış, çalınmış, söylenmiş, çekilmiş ne varsa sizler için arayıp bulduk ve en güzellerini beğeninize sunduk.


Bugüne değin tam 40 yazı yazdık! Bunların bazıları mini yazı dizisi (Pamuk Hava Yolları Saygı Kuşağı • Vecihi Hürkuş, Antoine de Saint-Exupéry, Richard Bach, Pamuk Hava Yolları Romantizm Kuşağı • Balonlar, Kadın Pilotlar vb.) şeklinde ilerlerken, bazılarında bir konuyu derinlemesine ele aldık (Pamuk Hava Yolları Moda • Vintage Hostes Üniformaları, Vintage Uçak Tasarımları, Pamuk Hava Yolları Gurme • Uçak Yemekleri, Uçak Restoranlar vb.)

Tüm bu süreçte, bize destek olan, iyi niyetlerini, sevgisini, ilgisini eksik etmeyen herkese yürekten teşekkür eder, bundan sonraki dönemde de varlığınızı hissetmeyi dileriz. Hatırlatmak gerekirse, sosyal medyada facebook • twitter • instagram üzerinden bizi takip edebilir; PamukHavaYolları uçuşlarına katılarak dilediğiniz yere gidebilirsiniz.


Zira PamukHavaYolları sizi yalnızca gideceğiniz yere değil, aynı zamanda yepyeni hayatlara ve hakikatlere götürür. Bununla da kalmaz, yapacağınız her uçuş yekpare bir sanat deneyimi olarak anılarınızdaki yerini alır.

Yeni uçuşlarda görüşmek ümidiyle, gözlerinizden öperiz. 


21 Eylül 2017 Perşembe

Pamuk Hava Yolları Astro • Sonbahar Ekinoksu


Pamuk Hava Yolları’nın pamuk kalpli yolcuları,
Acısıyla tatlısıyla bir yılın daha son çeyreğine girmiş bulunmaktayız. Kimileriniz için yaz, palmiyeli plajlarda kokteyllerini yudumlayıp deniz kum güneş üçgeninde geçerken; kimileriniz için sıcak nem trafik sarmalında yıllık izin günlerini beklemekle geçti. Üzerine gelen uzun bayram tatili mavi, beyaz yaka ayırt etmeksizin herkesin yüzüne gülücükler kondurdu. Ve her güzel şey gibi bu tatil de bitti, okul zilleri çaldı, hayat son sürat devam etmeye başladı.

Bize sonsuz güzellikler sunan yerküre de ufak ufak sezonu kapatıyor artık. 23 Eylül cumartesi günü gerçekleşecek olan ekinoksla birlikte kuzey yarımkürede sonbahar resmi olarak başlıyor. Hepimizin coğrafya derslerinden hatırladığı üzere gündüzler kısalmaya, geceler uzamaya hazırlanırken; bizler de deniz tuzuyla karışmış, karpuz dilimleriyle serinlemiş tatlı yaz anlarını anı kutularına kaldırıp bizi bekleyen uzun çalışma günleriyle baş etmeye çabalıyoruz. 



Güzün de güzellikleri var elbet! Bunaltan sıcaklar yerini küçük kısa hırkalara ve ceketlere bırakırken gönül tellerimiz biraz daha hüzünlü şarkılara meylediyor. Hepimiz, hazır başak dönemi gelmişken, hayatlarımızın bir mini muhasebesini yapıp bu yılın hasadını tartıyoruz. Ekip biçtiklerinin haklı sonucunu alanlar zafer duygusuyla dolarken, ekip biçmesine rağmen bir sonuç alamayanlar, buruk biçimde umutlarını bir sonraki seneye bağlıyor.     

Hayat dediğimiz şey böyle, iki ileri bir geri … Pamuk Hava Yolları olarak önerimiz, içinizin sıkıldığı, emeklerinizin karşılıksız kaldığı, ağzınızın tadının kaçtığı günlerde kalplerinizi açacak şeyler yapın! Doğaya ve sanata sığının! Kent yaşamının nimetlerinden faydalanarak bienal, filmekimi ve festivallere gidebilir veyahut yandan çarklı bir vapurla adaların koynuna konabilirsiniz.  


Hepinize ummadığınız sürprizlerle karşılaşıp mutlu olacağınız, iyi kötü tüm düşünce, duygu ve deneyimlerinizi dengeleyeceğiniz, sütliman bir güz mevsimi diler, gül gonca yanaklarınızdan öperiz.  



23 Haziran 2017 Cuma

Pamuk Hava Yolları Hayat • Bayram



Pamuk Hava Yolları’nın kalbi güzel yolcuları,
Adaletin, eşitliğin, nezaketin ülkemizi terk eylediği, ağız tadından hayli yoksun olduğumuz şu günlerde adeta çocuk avutur gibi avutmaya çalışıyoruz kendimizi. Kimimiz geride kalan tatlı anılara tutunuyor, kimimiz gelecek güzel günlerin hayaline sığınıyor. Halbuki içinde bulunulan anda yaşayamadıktan sonra hiçbiri, hiçbir şey tat vermez, nitekim vermiyor. Tüm bu acılara, bile isteye göz yumulan haksızlıklara rağmen, deniz, kum, güneşle huzur bulanlar, kendine dokunmayan yılanla dans edenler var.


Amacımız felaket tellallığı yapmak değil elbette ancak gerçekleri de görmezden gelemiyoruz. Pamuk Hava Yolları olarak mottomuz, havacılık • hayat • hakikat • sanat idi ve öyle de olmaya devam edecek. Ülkemizin mevcut gündemi ne yazık ki havadan ve sanattan bahsetmeye pek müsaade etmiyor. Hayat ve hakikatler öyle ağır öyle acı seyrediyor ki, sizlere içimizi açacak güzellikler, ruhumuzu hafifletecek haberler vermekte güçlük çekiyoruz.



Teknik olarak takvimler bayramı gösteriyor. Biz de bu vesileyle, hepinizin bayramını kutluyor, kıymetli aileniz ve sevdiklerinizle bir araya gelip harika sofralar, unutulmayacak anlarla dolu günler geçirmenizi temenni ediyoruz. Her bayram olduğu gibi bu bayram da ballı börekli, lokumlu baklavalı öğünlerle kendinizi şımartıp hayatın her şeye rağmen leziz olduğunu hatırlayıp etrafınızdaki çocukları sevindirmeyi unutmayın!

Eskiden olduğu gibi hala üzerinde zarif çiçek nakışları olan incecik mendillere sarılmış paralar hazırlayanınız varsa, onu hiç ihmal etmeyin. Muhakkak gidip yaşaran gözlerini, ellerini öpün, gönlünü alın! Bu dünyadan ansızın gittiklerinde sıkıcı bulup gitmediğiniz ziyaretler için üzülürsünüz sonra.


Kapanışı bayram seyran demeden gece gündüz yollara düşen, sizleri tüm enerjisiyle sevdiklerinize kavuşturmaya çalışan çok sevdiğimiz havacılara ithafen ‘uçaklava’ ile yapmak istiyoruz. Hepinizi ışıl ışıl parlayan güzel gözlerinizden öper, uçaklar dolusu fıstık gibi bir bayram geçirmenizi dileriz. 

16 Haziran 2017 Cuma

Pamuk Hava Yolları Hayat • Babalar Günü


Pamuk Hava Yolları’nın biricik babalarına düşkün yolcuları,
Havalar tam olarak ısınıp karpuz peynir sezonunu açamamış olsak da, haziranın gelmesiyle yaz resmi olarak başladı. Ve ayın ilk önemli günü, her yıl haziranın üçüncü pazar günü kutlanan babalar günü! Bizler de bu vesileyle bir süredir ihmal ettiğimiz uçuşlara kaldığımız yerden devam etmeye karar verdik. Şimdi hazırsanız, kemerlerinizi bağlı, anılarınızı canlı hale getirin. Bugün zamanda mini bir yolculuğa çıkaracağız sizi. Hepinize iyi uçuşlar!

Yerkürenin hemen her yerinde annelik ziyadesiyle kutsanıp kutlanırken babalık kavramı henüz bu kadar ballandırılmış değil. Bittabi ‘baba’ dediğimizde herkesin hatırına ilk gelen biyolojik babası olmuyor. Ona babalık eden kimse o oluyor aslında baba. Annelik kadına hamilelik gibi bir hazırlık ve içselleştirme fırsatı sunarken, babalık erkeğe bunu yapmıyor. Haliyle iş erkeğin derinliğine, hassasiyetine ve ilişki kurabilme becerisine kalıyor.


Yani nasıl ki doğuran her kadın anne olamıyorsa, çocuğu olan her adam da baba olamıyor. Genetik kodları gereği üreme isteğine kapılarak onlarca çocuk sahibi olup hiç baba olamayanlar, hayat boyu bu gerçekten kaçarak yaşarken, durumdan habersiz doğan masum çocuklar, kendine biçilen kaderi yaşıyor. 


Halbuki hayattaki pek çok şey gibi, bu da öğrenilebilir, geliştirilebilir bir şey. Bunu yaparken, her şeyi internete soran ve bitimsiz endişelerini didaktik yollarla çözmeye çabalayan çağımız insanından daha geriye gidip anane ve dedelerimizden gördüğümüz türden saf sevgi, şefkat ve anlayışın yeterli olduğunu hatırlatmak isteriz. Çünkü çocuklar, tıpkı hayvanlar gibi, tamamı açık algıları ve keskin içgüdüleriyle sizi sizden iyi anlıyorlar.   

O yüzden kitabi formüller ve çözümlerden evvel, çocuğunuza düzenli olarak sarılıp ihtiyaç duyduğu sıcaklığı ve güveni sağladığınızdan, size bir şey sorduğunda dikkatinizi tamamıyla ona verdiğinizden emin olun. Telefon, tablet ve her nevi teknolojik aletin bir uzuv haline geldiği günlerde, onun gözleri yerine ekranlara bakıyor, onun eli yerine kumandayı tutuyor olabilirsiniz mesela. Aman dikkat!




Bu babalar gününde bir değişiklik yapıp her şeyi tersinden düşünmeyi deneyin. Sizin babanız nasıldı, siz nasıl bir çocuk oldunuz ve şimdi eğer bir çocuğunuz varsa nasıl bir baba oldunuz? Olabildiniz mi gerçekten? Yoksa çocuğunuz dünyevi ihtiyaçlarını karşılamakla yetindiğiniz, genlerinizi ve soyadınızı taşıdığı için egonuzu parlatmaya yarayan bir varlık mı?

Kendi çocukluğunuza uzanıp aklınızdan bir türlü gitmeyen anları düşünün önce. Eski aile albümlerine bakmak harika olabilir. Ardından bugüne gelip mevcut resme bakın. Tüm bu yüzleşmeler sırasında, gözlerinizi dolduran şeyin sevgi dolu eski günler mi, yoksa hala içinizi sızlatan sevgisizlik mi olduğunu fark edin. Babanız hayatta ve siz de bir babaysanız eğer şükredip yanaklarından öpün.



Çünkü hayat kısa ve evet! ‘Bir insanı sevmekle başlar her şey.’ Babalığın hakkını veren tüm babaların babalar gününü kutlar, ballı kaymaklı pazarlar dileriz.  

8 Mart 2017 Çarşamba

Pamuk Hava Yolları Hayat • Dünya Kadınlar Günü


Pamuk Hava Yolları'nın kadının gücüne inanan yolcuları, 
Çiçeği burnunda bahar içimizi ısıtmaya, üzerimizdekileri bir tık inceltmeye başlamışken, tam bu güneşli havalara yaraşan, yaradılışın mucizevi varlıkları kadınlardan konuşalım istedik! Etrafınızda başınızı döndüren, neye elini atsa güzelleştiren, neye ihtiyacınız olsa koşuveren, bir bakışınız, bir hareketinizden ne hissettiğinizi anlayan kadınlara sahipseniz, her gün yandan çarklı vapurlarla yepyeni denizler keşfetmeye, dalga boyu duygularla hemhal olmaya hazır olun. Korkmayın, nihayetinde dönüp dolaşıp geleceğiniz liman, o menekşe kokulu gerdan. Kemerlerinizi bağlayıp kalplerinizi açtıysanız, yeryüzünde ve gökyüzündeki tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü can-ı yürekten kutlar, iyi uçuşlar dileriz.



Bir kız çocuğu dünyaya geldiği an, kainatın her köşesinden farklı sesler yükselir. Kimi topraklar kınalar, çiçekler ve türlü süslerle kutlamalar yaparken, kimi topraklar hayal kırıklığına uğrayarak yasa benzer bir sessizliğe gömülürler. Bu anlattıklarımız ne yazık ki binlerce yıl öncesinin hakikatleri değil. Hepimizin bildiği üzere, ülkemizin belli kesimlerinde halen yaşanmakta ve nice yürekleri yakmakta. Yüzyıllardır kadınlar üzerinden güdülen bu davalar toprağa karışmadığı müddetçe, kadının adı hep eksik, hep yarım kalacak. Zira, özgürlük, eşitlik, insanca yaşama hakkı, bazı kadınların değil tüm kadınların hakkı.   

Bugüne değin yüce gönüllü kimselerin öncülüğünde yapılmış birçok kampanya oldu: Baba Beni Okula Gönder, Kardelenler aklımıza ilk gelenler. Bu güçlü projeler sayesinde nice güzellikler hak ettiği imkanlara kavuştu, mini mini birler, çalışkan ikiler ve derken önce kendine, sonra ailesine, vatana, millete hayırlı birer evlat oldular. Yaşama hakkı deyince sadece nefes almanın değil, çocukluğunu, ergenliğini, genç kızlığını, kadınlığını yaşama hakkının anlaşıldığı aydınlık günler görme umudumuz oldular. 


Bütün kızlar, bu dünyaya unutulmaz izler bırakarak kendisinden sonraki nesillere ilham kaynağı olan müthiş kadınlardan biri olabilir. ‘Doğru olan şeyi yaparken korku hissetmemelisiniz’ diyen Rosa Parks, siyahlarla beyazların farklı kapılardan otobüse bindiği 1950’lerde, bu duruma direnerek kazandığı haklarla yıllar sonra Obama’nın başkan seçildiği bir Amerika yaratmış; Rahibe Teresa, ‘İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz’ diyerek hayatını güçsüz ve bakıma muhtaçlara adamış, Kalküta’da sadece kendi elleriyle bin kişiyi kurtarmıştır.

Bize gelince, uğruna ömrünü verip pek çok ilke ve alanında büyük başarılara imza atan Halide Edip Adıvar, Nezihe Muhiddin, Safiye Ali, Aliye Berger, Nüzhet Gökdoğan, Türkan Saylan, Muazzez İlmiye Çığ, Halet Çambel, Afife Jale, Semiha Berksoy, Leyla Gencer, Safiye Ayla, İdil Biret, Suna Kan, Sevgi Soysal, Gülru Necipoğlu, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Gülten Akın, Yıldız Kenter ve adını sayamadığımız niceleriyle dolu bir liste uzar gider.


Her kadının kendi hayatının süper kahramanı olduğunu hatırlayarak hayatına sahip çıkması ve içindeki saklı hazineyi ortaya çıkarması gerek. Aksi halde, kendini gerçekleştiremediği için sararıp solan, bir türlü açamayan çiçekler gibi kuruyup gider. Yeşillenip çiçeklenmesi için güneş kadar, su kadar hatta belki daha çok sevgiye gereksinim duyduğu doğru ve bu sevgi, incelik, merhamet, şefkat dolu iyileştirici bir kadın elinden başkası değil. Tüm dünya kadınlarının hak ettiği değeri bulduğu günler diler, hepinizi kalplerinizden öperiz.     


14 Şubat 2017 Salı

Pamuk Hava Yolları Hayat • Sevgililer Günü


Pamuk Hava Yolları’nın aşka âşık yolcuları,
Birkaç gün evvelki ay tutulmasında biraz karışmış, dengeleriniz kaymış, taşlarınız yerinden oynamış veya hayatınızı etkileyecek türden bir karar almış olabilirsiniz. Hemen akabinde gelip çatan sevgililer günü, kimileriniz için taşikardi sebebiyken, kimileriniz için yaraya tuz etkisi yapabilir. Her ne kadar ticari amaçlarla uydurulmuş bir gün olduğunu bilsek de, etrafta haddinden fazla ve kırmızının kırk tonunda kalp görmek rahatsız edici olabilir. Tüm bu tantana bir yana, aşkı anlamak, hatırlamak veya en güzeli hissetmek için bir bahaneye gerek olmadığını bilenlerinizle baldan tatlı bir uçuş yapmak isteriz.

Nitekim, şu hayattaki pek çok şey gibi, aşk da emek ister efendim. Hem de öyle sınavdan geçer not alıncaya, iş görüşmesinden olumlu cevap gelinceye kadar filan değil, biteviye emek ister. Bahçenizde gözünüz gibi baktığınız gülleriniz gibi, açmasını dört gözle beklediğiniz manolyalarınız gibi, aman boynunu büküp solmasın diye konu komşuya emanet ettiğiniz menekşeleriniz gibi sevgi ister, ilgi ister, incelik ister. Zira, çiçeklerin en çıtkırıldım olanıdır aşk! Öyle özensizliklere, önemsemeyişlere gelemez hiç, ölür gider. 



Binbir Gece Masalları’ndaki aşk anlayışından bu yana çok şey değişti elbet. Ne aşkı için dağları delen Ferhat kaldı, ne aşkından çöllerde avare olan Mecnun. Ne evlenip hamile kalınca sonsuz mutluluğu bulan Şehrazat, ne koşulsuz şartsız sevdiğini bekleyen Şirin, ne de Mecnun’suz yaşayamayacak Leyla kaldı. Her yüzyıl kendi değerlerini baş tacı edip kendi gerçeğini yarattı. İçinden süzülüp geçmekte olduğumuz çağ ise tüm değerleri yakıp yıkıp kül etti. Haliyle değersizlikler içinde, gerçekliklerden uzak, hiçbir yere oturmayan boş hayatlar, umutsuz aşklar ve gelip geçici ilişkiler yaşanır oldu.

En fenası da, internetle beraber gelişen sanallık! Tam bir sanrı cenneti. Tüm kadınların çok güzel, çok bakımlı, çok başarılı, çok sosyal, çok iyi, çok iddialı, çok anne, çok eş, çok kariyerli; tüm erkeklerin de buna mukabil, çok kaslı, çok fit, çok havalı, çok kendine yetermiş gibi duran hâlleriyle bezeli profiller ve bunlar üzerinden yapılan sohbetler, kalpler, beğeniler … Birtakım elde etme oyunları sonrası nihai buluşma, en fazla iki hafta, bilemedin iki ay sonra anlamını yitirip yok olan sabun köpüklerinin adı ne zamandır aşk?! 

                                     
Beklediğinizin aksine belki biraz sert bir sevgililer günü yazısı oldu, evet. Ancak Pamuk Hava Yolları, yola çıktığı ilk günden beri belirttiği gibi hakikâtin peşinden gitmeyi seviyor. Velev ki, mevzu bahis aşk olunca, yalan dolandan, kaypak, kaygan zemin ve zatlardan ivedilikle uzaklaşıp kendi gerçeğinizi yaratmanın kalp sağlığınız için fevkalade önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Zira hayat kısa, sevmek meşakkatli ve aşk vazgeçmeyenlerin işi sevgili yolcular. Hepinize hakiki aşkı bulduğunuz gül güzeli günler diler, gözlerinizden öperiz.     



28 Ocak 2017 Cumartesi

Pamuk Hava Yolları Astro • Horoz Yılı 2017


Pamuk Hava Yolları’nın astroloji kurdu yolcuları,
Hayatın her alanında olduğu gibi seyahatte de oldukça önemli etkileri olan astrolojik döngü ve dönemlerin bir yenisine daha girmiş bulunuyoruz. Çin takvimine göre yeni yılın ilk günü olan 28 Ocak, ateş horoz yılının da başlangıcını işaret ediyor. Peki, bu biz fanileri nasıl etkileyecek, neler olacak derseniz, hiç merak etmeyin, hepsini sizler için toparlayıp mini mini lokmalar halinde anlatacağız. Şimdi hazırsanız, zihinlerinizi açık, kalplerinizi kırmızı hale getirin. Hepinize uğur getirecek bir uçuş olmasını dileriz.

Yılın doğasına baktığımızda, horoz burcunun sahip olduğu iki element, ateş ve metali görüyoruz. Birbirleriyle pek uyumlu olmayan bu iki elementin birlikteliği, genel itibariyle yıkıcı etkilere açık, sert rüzgârların hakimiyetinde bir sene geçireceğimizi gösteriyor. Keza geçip gitmesini iple çektiğimiz 2016 da aynı elementleri taşıyordu. Bundan mütevellit, dünya üzerinde uluslararası çatışmalar, ateşli silah ve patlamaların devam edeceği öngörülmekte. Haliyle huzura kavuşmak için biraz daha beklememiz gerekiyor.
     


Beri yandan, ateş güneşi, mutluluğu ve optimizmi simgelediği için ateş senesinde her şeye rağmen eğlence sektörü ön planda olur. Horoz burcu da aşk çiçeğidir. Güzellik ve romantizmi getirir, mutluluk ve eğlence yayan bir ruha sahiptir. Buradan hareketle, sanatın birçok alanında ortaya çıkan güzel ve yaratıcı işler görebilir, yaşanan acılara rağmen bir parça huzur bulabiliriz.


Ayrıca, Çin astrolojisinde horoz burcunun üzerindeki yin ateş elementi akademik bir yıldız ve aynı zamanda koruyucu melektir. Bu durum, daha önceki horoz yıllarında birçok bilimsel gelişmeyi tetiklemiş, lazer ışığının bulunması, elektron ve aspirinin etken maddesinin keşfi ve Sputnik’in uzaya fırlatılması gibi olaylar olmuştur. 2017’nin de benzer nitelikte gelişmelere hayli yatkın olduğunu belirtir, derdine deva bekleyen hastalıklar, genetik bozukluklar vb. birçok konuda gelişmeler kaydedilmesini umarız. 


Para mevzularına bakacak olursak, ateş yılı her şeye rağmen insanlarda güven duygusunu arttırarak ekonomiyi canlı kılacaktır. Çünkü insanlar optimist oldukça para harcar ve ekonomi hareketli olur. Tarihe de baktığımızda ateş yılları ekonominin en canlı olduğu dönemlerdir. Ateşin eğlence ve mutluluk merkezli enerjisi, insanları hayat bağlayıp zorluklara karşı dirayet verecektir. İçine düştüğü kalpleri yaktığı kadar, yeri geldiğinde ısıtmasını da bilecektir.

Bireysel etkilere gelince, horozun zıt burcu olan tavşanlar bu yılın, en zorlu yansımalara sahip burcu olacak. Horoz/tavşan çatışması, onları hayatın pek çok alanında sıkıştırıp sorunlarla mücadele etmesini gerektirecek. Horozla tam uyum sağlayan ejderhalar için parlak bir yıl müjdesini verirken, yılan ve öküz burçlarını da daha uyumlu ve sütliman bir dönemin beklediğini söyleyelim. Bu sene benim yılım olacak diyen horozlara ise minik bir uyarı yapmak isteriz zira aynı iki elementin karşı karşıya gelmesi bir meydan okuma ve kafa tutma anlamı taşıyor. Üstelik horoz, kendisiyle karşılaştığında ceza ilişkisi oluşturan dört elementten biridir. Hal böyle olunca, onları da hareketli ve türbülanslı bir yıl bekliyor. Öfke, kızgınlık, endişe gibi duygusal travmalar, tavır ve davranış bozuklukları hatta birtakım sağlık sorunları da yaratabilir. Aman dikkat!


Efendim, sabahın kör karanlığında üürüüü üürüüü diye öten, kendi çöplüğünün yegâne kralı olmak isteyen, etraftaki tavuk civciv ne varsa kovalayan bir hayvandan söz ediyoruz. Haliyle, yıl onun yılı olunca, işin içinde bir tutam rahatsızlık, huzursuzluk, asabiyet olacak. Biz yine de tüylerinin renkleri, erken kalkıp yol alışı, pes etmeyen karakterinin hatırına sevmeyi deneyelim sevgili yolcular. Nitekim, her şey gibi bu günler de gelip geçecek. Hepinize neşeli bir cumartesi diler, gözlerinizden öperiz.  


20 Ocak 2017 Cuma

Pamuk Hava Yolları Saygı Kuşağı • Hezarfen Ahmet Çelebi



Pamuk Hava Yolları’nın feleğin çemberinden geçmiş yolcuları,
Hayatta başına gelenleri aynı zariflik, aynı başı diklik içinde karşılayıp acısıyla kabuğuna çekilerek ruhuna batan dikenleri temizleyenler, vakti saati geldiğinde kendi baharlarını yaşarlar. Zira hiçbir kış ömür boyu sürmez, dökülen yapraklar yerlerine elbet yenilerini koyar ve yine yeni yeniden çiçeklenme mevsimi gelir. Bugün saygı kuşağına kaldığımız yerden devam ederek sizlere aklını fikrini, gündüzünü gecesini kuş olup uçma hayaline vermiş Hezarfen Ahmet Çelebi’yi gururla sunar, iyi uçuşlar dileriz.


Hakkındaki bilgiler oldukça kısıtlı olsa da, elimizdeki tek yazılı kaynak olan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden edindiğimiz bilgilere göre, 1609 yılında o günkü adıyla Konstantinapoli’de doğan Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi geliştirdiği takma kanatlarla berberi fizikçi Abbas Kasım İbn Firnas'tan sonra uçmayı başaran ilk insandır. Bu konuda kendisinden çok önce 10.yy.’da çeşitli deneyler yapan İsmail Cevheri’den ve Leonardo da Vinci’nin uçma çalışmalarından ilham alan Hezarfen, Okmeydanı’nda gerçekleştirdiği ilk uçuş denemesi öncesinde uzun uzun kuşların uçuşunu izlemiş, kanat hareketleri, rüzgârın yönü, eğimi vb. birçok konu üzerinde çalışmıştır.



Okmeydanı’ndaki başarılı deneyinin ardından bir sabah, kendi geliştirdiği kanatlarını takarak kendini Galata Kulesi’den semaya bırakır ve boğazı geçerek karşı kıyıda Üsküdar, Doğancılar Meydanı’na iner. Osmanlı Devleti’nde olduğu kadar Avrupa’da da büyük yankı yaratan uçuşu Sarayburnu’ndaki Sinanpaşa Köşkü’nden izleyen dönemin padişahı IV. Murat, kendisini önce bir kese altınla ödüllendirdiyse de ardından sürgüne yollamayı tercih etmiştir. Ömrünün geri kalanını Cezayir’de geçiren ve bir daha ülkesine dönemeyen Hezarfen yalnızca 31 yaşındayken hayata gözlerini yumar.

Başarılı bilim insanlarının ezelden beri makus talihi yine hüsranla sonlanmış, geriye filmden çizgi filme, müzikten popüler kültüre kadar pek çok yere iz bırakan bir Hezarfen kalmıştır. Akıllara ilk gelen, Mustafa Altıoklar’ın okları kalplerimize saplanmış, 1996 tarihli kült filmi ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ olup yakın zamandan ise Fazıl Say’ın 2012 yılında bestelemiş olduğu, İstanbul 1632 Baharı • Galata Kulesi • Uçuş ve Cezayir Sürgünü olmak üzere dört bölümden oluşan Hezarfen Ney Konçertosu’dur.    



Mühim olan bu dünyada ne kadar kaldığınız değil, sizden ne kaldığı sevgili PamukHavaYolları tutkunları. Ardınızdan sizden ilham alınarak bir film, bir konçerto yapılacak mı mesela bir de böyle düşünün yaşamınızı. Yaşarken dişe kemiğe dokunur bir değeriniz olmamışsa, göçüp gidince hiç olmaz, bilesiniz. Hazır cuma akşamı olmuş, bir haftayı daha geride bırakmışken, Fazıl’ın nefis eserini dinlemenizi tavsiye eder, gözlerinizden öperiz.    



7 Ocak 2017 Cumartesi

Pamuk Kitap • Havaalanında Bir Hafta




Pamuk Hava Yolları’nın yeni yıla acıyla girmiş yolcuları,
Yeni yıl arifesinde tüm acılara sünger çekip en iyi, en tatlı dileklerimizi dilemiş olmamıza rağmen yalnızca bir saat sonra içimizi yakan haberle yeniden suspus olduk. Dünyanın giderek daha çetrefilli, hayatın daha çetin olduğu günümüzde, bizler de bir parça huzur bulmak için kendimizi kitaplara veriyoruz. Yılın ilk uçuşu dışardaki hayatı unutup bir hafta boyunca havaalanında kalarak oradaki gözlemlerinden bir kitap yazan Alain de Botton’la olacak! Hazırsanız, kemerlerinizi bağlı, zihinlerinizi pürüzsüz, kalplerinizi pirüpak hale getirmenizi rica eder, sütliman bir uçuş dileriz.

Havaalanında Bir Hafta, yazarın Londra • Heathrow havaalanı işletmecisi şirket tarafından aldığı davet üzerine, dünyanın en yoğun havaalanlarından birinde sınırsız izinle dolaşarak bagaj görevlilerinden pilotlara, kıdemli yöneticilerden havalimanı rahiplerine kadar herkesle konuşup hemen her milletten yolcuyla tanışma fırsatı bulduğu bir haftanın etkileyici bir özeti. Zira bugüne değin yazdığı birçok kitapla hayata bakışımızı ciddi biçimde değiştiren Alain, bu defa havalimanlarının doğası ve hayatımızdaki yerini sorgulayarak yaptığı sohbetlere dayanarak seyahatin, çalışmanın, ilişkilerin ve günlük yaşamın dinamiklerine ilişkin inceliklerle dolu bir kitap yazdı.


2010 yılında yayınlanan kitap Tülin Er tarafından dilimize çevrilmiş olup Sel Yayınları tarafından basılmıştır. Yaklaşma, Gidiş, Gümrüksüz Saha ve Geliş olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. Bizzat Alain tarafından çekilmiş fotoğrafların bulunduğu kitap, hepimizin hayatlarındaki o anlara geri dönmemizi sağlayıp içinden geçtiğimiz duyguları, baş etmekte güçlük çektiğimiz ayrılık vakitlerini, iple çekilen kavuşmaları, birbirini bırakmak istemeyen elleri, yaşlarla parlayan gözleri ve çok daha fazlasını yakalıyor. 



Hevesinizi hoplatmak için tadımlık bir kuple konduruyoruz : ‘Havaalanında kalmaya başladıktan kısa bir süre sonra, akşam saatleri en sevdiğim zaman halini aldı. Saat sekiz olunca, en hareketli kısa mesafe Avrupa trafiği bitiyordu. Terminal boşalıyor, Caviar House mersinbalığı yumurtalarından kalanları satıyor ve temizlik ekibi günün sistematik yerleri silme harekâtına başlıyordu. Yaz olduğu için, güneş kırk dakika daha gökyüzünde kalıyor ve bu arada yumuşak, nostaljik bir ışık, bekleme alanlarından akıp gidiyordu. Bu saatte terminalde kalan yolcuların büyük bölümü, her akşam Doğu’ya kalkan uçaklarda yerini ayırtmış olanlardı. Bunlar çoğunlukla kuzeybatı Londra’da oturan ailelerdi ve rotaları boyunca Singapur’dan, Seul’den, Hong Kong’dan, Şangay’dan, Tokyo’dan ya da Bangkok’tan geçiyorlardı.


Bekleme yerlerinin atmosferi yalnızlık yüklü olmakla birlikte, tehlikesizlik duygusu öyle yaygındı ki, her insanın tek başına olduğu zaman hissedebileceği rahatsızlık duygusunu ortadan kaldırıyor ve böylece, yeni bağlantılar kurmayı, kalabalık bir barın şenlikli halkı içinde olabileceğinden daha mümkün kılıyordu. Havaalanı geceleri, tek bir ülkeye bağlı kalamayan, gelenekten korkan, yerleşik bir toplumda yaşayabileceği şüpheli ve bu yüzden de modern dünyanın ara bölgelerinden, gazyağı depolarının ikiye böldüğü manzaralardan, iş merkezlerinden ve havaalanı otellerinden başka hiçbir yerde rahat edemeyen göçmen ruhlar için bir ev haline dönüşüyordu.’ 

Üzerinden yalnızca yedi yıl geçmiş olmasına rağmen, Alain’in havalimanlarında bekleme yerlerini tehlikesizlik duygusunun yaygın olduğu yerler olarak tarif etmesi anlamını yitirip yerini bambaşka düşüncelere bıraktı. Zira artık hayat, hiçbir kurtarılmış bölgesi olmayan, nerden ne çıkacağı, bir sonraki bölüme geçilip geçilemeyeceği bilinmeyen bir bilgisayar oyunu gibi. Bize düşen elimizdeki canların kıymetini bilmek … Hepinize neşe içinde kartopu oynayıp içeri koşup ısınacağınız, çayınızı demleyip sevdiklerinizle diz dize kestane yiyeceğiniz ılık kış günleri diler, gözlerinizden öperiz.