21 Ekim 2016 Cuma

Afrika'dan Arjantin'e Antoine


Pamuk Hava Yolları’nın pek tatlı yolcuları,
Antoine’la uçmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Afrika’dan Arjantin’e uzanan bu uzun uçuş için son hazırlıklarımızı tamamladık. Dakar’ın alabildiğine baobob ağaçlarıyla dolu çöllerinden Arjantin’in tutku dolu sokaklarına, Afrika yalnızlığından İspanyol ateşine süzüleceğimiz bu yolculukta havanın açık ve güneşli olduğunu belirtir, hepinize iyi uçuşlar dileriz. 

Antoine, 1929 yılında merkezi Buenos Aires’te bulunan hava kargo şirketi Aeroposta Argentina’nın başına geçerek hem şirketin yöneticisi hem de başpilotu oldu. Burada Güney Amerika’daki yeni uçuş rotalarını araştırıp şirketin anlaşmaları için görüşmeler yapıyor, ayrıca düşen uçakları arama uçuşlarına gidiyordu. Aynı yıl, ilk kısa öyküsü Havacı (L’Aviateur) Gümüş Gemi isimli bir edebiyat dergisinde, ilk kitabı Güney Postası (Courrier Sud) da Gallimard Yayınları tarafından yayımlandı. 


1931 yılında yayımlanan, Arjantin’deki deneyimlerini anlattığı kitabı Gece Uçuşu (Vol de Nuit) Femina Ödülü’nü alarak dünya çapında bir başarı elde etti ve Antoine’ı edebiyat dünyasının parlayan yıldızı haline getirdi. Antoine nihayet ait olduğu dünyalara girmiş, hem uçuş hem edebiyat dünyasında ışıldıyordu. Bu ışıltı, elbette etrafındaki kadınların gözünden kaçmadı. Aynı sene içinde, Buenos Aires’te tanıştığı Salvadorlu bir yazar ve sanatçı olan Consuelo Suncin Sandoval ile Agay’da (Güney Fransa, Cannes yakınlarında bir sayfiye yeri) evlendi. Bu evlilik, uzun yıllar boyu hem büyük aşkı, hem büyük acısı oldu. Zira, Consuelo kolay bir kadın değildi. 

 

Nitekim evlilik töreninde çok az kadın siyah dantelli bir gelinlik giyerdi. Daha önce iki evlilik yapmış, ilk kocasından boşanmış olmasına rağmen öldüğünü söylemiş, ikinci kocasıysa gerçekten ölmüştü. Antoine’la olan ilişkisi de hayli fırtınalı oldu. Bunda her ikisinin karakterleri dışında hayli hareketli hayatlarının da etkisi vardı. Antoine’ın bitmek bilmeyen uçuşları, gittiği yerlerde tanıştıkları, kırıştırdıkları Consuelo’nun hayli kıskanç ve hırçın yapısını iyice ortaya çıkardı. Tüm bunlara rağmen ömrü boyunca St. Exupéry’nin biricik gülü olmaktan kurtulamadı.


Birlikte yıllarca Buenos Aires’ten Paris’e, Grasse’dan New York’a pekçok farklı yerde, kimi zaman aynı kimi zaman ayrı evlerde yaşadılar. Araya giren kilometrelere, saat farklarına, pekçok kadına ve kavgalara rağmen hiç kopmadı, kopamadılar. ‘İnsan olmak için önce sorumluluk almalıyız’ diyen Antoine’ın aşkı ve insanlığı da böyleydi işte. Bir sonraki uçuşta buluşmak üzre, gözlerinizden öperiz.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder