Pamuk
Hava Yolları’nın pek nev-i şahsına münhasır yolcuları,
Saygı
Kuşağı Serisi’nin ikinci konuğu, hepinizin Küçük Prens’in yazarı olarak
tanıdığı, 44 yıllık kısa ömrünü kağıtlara, kitaplara ve uçaklara adamış, müthiş
inceliklerle dolu, her daim hüzünlü, naif, kalbi haliyle eşi benzeri olmayan
bir pilot-yazar Antoine de Saint Exupéry’i takdim etmekten sonsuz onur
duyar, bu uçuşu kaçırmamanızı ehemmiyetle tavsiye ederiz. Şimdi lütfen
kemerlerinizi bağlı, gözlerinizi pürdikkat ve kalplerinizi pirüpak hale
getiriniz. Aksi
halde kendisiyle uçmanız mümkün olmayabilir. Hepinize iyi uçuşlar!
Antoine,
29 Haziran 1900 tarihinde, Fransa’nın Lyon kentinde doğdu. Beş kardeşin
üçüncüsü, bu aristokrat ailenin iki oğlundan biriydi. Babası, Kont Jean de
Saint Exupéry 4 üncü doğum gününden birkaç gün önce öldü. Annesi, Kontes Marie
de Fonscolombe bundan böyle çocuklarının her şeyi oldu. Babasının ölümüyle
birlikte hem servet hem itibar kaybettiklerinden hayli zor zamanlar geçirdiler.
Antoine okulda başarılı değildi. Ödevlerle arası yoktu, sürekli ceza alıyordu. Dersler
yerine gizlice evlerinin yakınındaki havaalanına gidip uçakları izliyordu. Bir
gün, bunu farkeden bir pilot onu yanına alıp uçurdu.12 yaşında yaşadığı bu
deneyimden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Hayat
amacını bulduğunu iliklerine değin hisseden Antoine’ın kalbi bu defa kardeşi
François’nın apansız ölümüyle kırıldı. Henüz 15 yaşında olan kardeşinin kolları
arasından kayıp gitmesi onu ve ailesini çok sarstı. 17 yaşında evin tek erkeği haline
geldi. Tüm bu olanlar, liseyi bitirdiğinde pilot olma hayalleri kuran Antoine’ı
başka bir yola itti. Zira eşi ve oğlunun kaybının ardından korku ve endişeleri hayli
artan annesi oğlunun pilot olmasını istemiyordu. Akacak kan damarda durmuyordu
halbuki fakat o an için annesini kırmayıp denizcilik okuluna gitti. Neticede
bir yengeçti o.
Akabinde
Ecole des Beaux-Arts'ta Mimarlık Fakültesi’ne girdi. Fakat 21 yaşındayken
askere çağrılınca eğitimini yarıda bırakarak askere gitti. Askerliğini Fransız
Hava Kuvvetleri’nde teknisyen olarak yapan Antoine, bu dönemde Strasbourg’ta
pilotluk eğitimi aldı. Böylelikle çok sevdiği gökyüzüne kavuşabilme yolunu
açtı. Ancak yine ailesinin isteği üzerine, Paris’te bir ofis işi buldu. Yazmaya
da bu sırada başladı. Hayalleri kafasından ve kalbinden taşan insanları bir
masa başına oturtup bir yere varılamazdı çünkü.
Neyse
ki 1926 yılı hayatında bir dönüm noktası oldu ve yeniden uçmaya başladı. Latécoère
Hava Yolları olarak da bilinen Aéropostale şirketinin Toulouse-Dakar hattında
hava kargo pilotu olarak çalışmaya başladı. Diğer yandan, ilk uçuş
deneyimlerini anlattığı ilk kitabı Güney Postası’nı bitirdi. Böylelikle bugün
bildiğimiz Saint-Exupéry olma yolunda ilk adımlarını attı.
Uzanıp
giden kilometrelerce yolu, onbinlerce uçuş saatini, bu saatlerde yaşanan
anları, yazılan kitapları, tüm bu uçuşları yüreği ağzında bekleyen kadınları ve
çok daha fazlasını merak ediyorsanız, bir sonraki uçuşa geç kalmayın efendim.
Hepinize yukarı her bakışınızda orda uzakta kaybolmakta olan minik bir uçak göreceğiniz
havadar günler diler, gözlerinizden öperiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder