Pamuk
Hava Yolları’nın pamukperver yolcuları,
Birinci
ayımızı kutladığımız bugün, hem büyüklerin hem küçüklerin yüzüne gülücükler
konduracak mini minnoş bir uçuşla karşınızdayız. PH 2710 sefer sayılı Lyon •
Saint-Exupéry Havalimanı’na gerçekleştirilecek uçuşumuz için planlanan sürenin 3
saat 20 dakika, havanın açık ve güneşli olduğunu belirtir, hepinize iyi
uçuşlar dileriz.
Dünya
çapında çevirisi en çok yapılan 4. Kitap olan, günümüze değin körler alfabesi
dahil 250’nin üzerinde farklı dil ve lehçeye çevrilmiş bu naif hikâye,
sanıldığının aksine hayli çetin koşullarda yazıldı. Saint-Exupéry’nin Amerika’ya sürgün edildiği II. Dünya Savaşı yıllarında, doğup
büyüdüğü, sevdiği ve ait hissettiği her şeyden uzakta, New York’ta bir otel odasında, sanki tüm özlemlerini gidermek
istermiş gibi ortaya çıktı. Antoine, içinden geçmekte olduğu bu inişli çıkışlı iklimde
yalnızlığın, arkadaşlığın, aşkın ve kaybın hikâyesini anlattı prensine.
Kitabın
ilk sayfası, uçağı bozularak Sahra Çölü’ne iniş yapmak zorunda olan pilot
(elbette kendi deneyimine gönderme) ve küçük prensin karşılaşmasıyla açılır.
Akabinde, küçük prens pilota, yaşamakta olduğu gezegen-Asteroid B612’yi ve
oradaki hayatı anlatır. Gezegeninde çok sevdiği bir gülü vardır ve ona nasıl
daha faydalı olabileceğinin yollarını araştırmak için diğer gezegenleri gezmek
zorunda kalmıştır. Sırasıyla altı farklı gezegeni gezdikten sonra, aradığını
bulamayıp umutsuz biçimde dünyaya düşmüştür.
Kralın
gezegeninde otorite tutkusunu, sanatçının gezegeninde kendini beğenmişliği,
sarhoşun gezegeninde saplantıyı, umutsuzluğu ve buna dayanan unutma isteğini, iş
adamının gezegeninde amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeninde
öğrenmeden, değişmeden emir yerine getirmeyi, coğrafyacının gezegeninde bilimi
kimin için yaptığını unutan bilim adamını ve bilim anlayışını görür. Tüm
bunlar, insan denilen varlığa inancını zedeler.
Fakat
bu pilot, bugüne kadar karşılaştığı tüm diğer insanlardan farklıdır. Kafası ve
kalbi diğerlerininki gibi sığ ve dar değil, alabildiğine derin ve geniştir. Ona
bitimsizce sorular sorup her seferinde yeni cevaplar almak, birlikte uzun uzun
sohbet etmek, dünyayı, yaşamı ve duyguları anlamaya çalışmak mümkündür. Bu
sohbetlerden birinde pilottan kendisine bir koyun çizmesini isteyen küçük
prens, aldığı sonuca şaşırmak yerine bunun tam istediği resim olduğunu söyler.
Zira pilot, kağıda bir koyun yerine bir kutu çizip aradığı koyunun kutunun
içinde olduğunu söyler. Bu, henüz hayalgücünü, benzersiz varoluşunu,
kalbinin dilini yitirmemiş çocukların anlayabileceği türden bir şeydir.
Bir
de tilki var ki, küçük prens dünyaya ve hayatın cilvelerine dair ne öğrendiyse
ondan öğrendi. Evvela, evcilleştirme nedir, onu anlattı tilki. Sonra
evcilleştirdiğinden ömrünün sonuna dek sorumlu olduğunu lakin insanların bunu
unuttuğunu söyledi. Tilkinin sadece akıllara kazınmakla kalmayıp birçok bedene
dövme olarak kazınan bir diğer can alıcı sırrı ise ‘En iyi yüreğiyle görebilir
insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni görmez.’ (Bölüm XXI) idi.
Tilki,
küçük prensin biricik dostu oldu ve onunla buna benzer pekçok sırrını paylaştı.
Elbette hepsini buraya yazamayız sevgili yolcular, biraz merak, biraz çaba
yeter de artar size! Zira, bir Küçük Prens kitabı edinmek, ilkin kendinize ve
varsa yavrunuza verebileceğiniz en güzel hediye olur. Az sonra inişe
geçeceğimizi belirtir, ‘Her sabah kendinize çeki düzen verdikten sonra,
gezegeni de köşe bucak temizlemelisiniz’ diyen pilotumuzla hepinize iyi inişler
diler, gülen gözlerinizden öperiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder