27 Ekim 2016 Perşembe

Zamansız Bir Başucu Kitabı • Küçük Prens


Pamuk Hava Yolları’nın pamukperver yolcuları,
Birinci ayımızı kutladığımız bugün, hem büyüklerin hem küçüklerin yüzüne gülücükler konduracak mini minnoş bir uçuşla karşınızdayız. PH 2710 sefer sayılı Lyon • Saint-Exupéry Havalimanı’na gerçekleştirilecek uçuşumuz için planlanan sürenin 3 saat 20 dakika, havanın açık ve güneşli olduğunu belirtir, hepinize iyi uçuşlar dileriz.     


Dünya çapında çevirisi en çok yapılan 4. Kitap olan, günümüze değin körler alfabesi dahil 250’nin üzerinde farklı dil ve lehçeye çevrilmiş bu naif hikâye, sanıldığının aksine hayli çetin koşullarda yazıldı. Saint-Exupéry’nin Amerika’ya sürgün edildiği II. Dünya Savaşı yıllarında, doğup büyüdüğü, sevdiği ve ait hissettiği her şeyden uzakta, New York’ta bir otel odasında, sanki tüm özlemlerini gidermek istermiş gibi ortaya çıktı. Antoine, içinden geçmekte olduğu bu inişli çıkışlı iklimde yalnızlığın, arkadaşlığın, aşkın ve kaybın hikâyesini anlattı prensine. 


Kitabın ilk sayfası, uçağı bozularak Sahra Çölü’ne iniş yapmak zorunda olan pilot (elbette kendi deneyimine gönderme) ve küçük prensin karşılaşmasıyla açılır. Akabinde, küçük prens pilota, yaşamakta olduğu gezegen-Asteroid B612’yi ve oradaki hayatı anlatır. Gezegeninde çok sevdiği bir gülü vardır ve ona nasıl daha faydalı olabileceğinin yollarını araştırmak için diğer gezegenleri gezmek zorunda kalmıştır. Sırasıyla altı farklı gezegeni gezdikten sonra, aradığını bulamayıp umutsuz biçimde dünyaya düşmüştür. 


Kralın gezegeninde otorite tutkusunu, sanatçının gezegeninde kendini beğenmişliği, sarhoşun gezegeninde saplantıyı, umutsuzluğu ve buna dayanan unutma isteğini, iş adamının gezegeninde amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeninde öğrenmeden, değişmeden emir yerine getirmeyi, coğrafyacının gezegeninde bilimi kimin için yaptığını unutan bilim adamını ve bilim anlayışını görür. Tüm bunlar, insan denilen varlığa inancını zedeler.

Fakat bu pilot, bugüne kadar karşılaştığı tüm diğer insanlardan farklıdır. Kafası ve kalbi diğerlerininki gibi sığ ve dar değil, alabildiğine derin ve geniştir. Ona bitimsizce sorular sorup her seferinde yeni cevaplar almak, birlikte uzun uzun sohbet etmek, dünyayı, yaşamı ve duyguları anlamaya çalışmak mümkündür. Bu sohbetlerden birinde pilottan kendisine bir koyun çizmesini isteyen küçük prens, aldığı sonuca şaşırmak yerine bunun tam istediği resim olduğunu söyler. Zira pilot, kağıda bir koyun yerine bir kutu çizip aradığı koyunun kutunun içinde olduğunu söyler. Bu, henüz hayalgücünü, benzersiz varoluşunu, kalbinin dilini yitirmemiş çocukların anlayabileceği türden bir şeydir. 


Bir de tilki var ki, küçük prens dünyaya ve hayatın cilvelerine dair ne öğrendiyse ondan öğrendi. Evvela, evcilleştirme nedir, onu anlattı tilki. Sonra evcilleştirdiğinden ömrünün sonuna dek sorumlu olduğunu lakin insanların bunu unuttuğunu söyledi. Tilkinin sadece akıllara kazınmakla kalmayıp birçok bedene dövme olarak kazınan bir diğer can alıcı sırrı ise ‘En iyi yüreğiyle görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni görmez.’ (Bölüm XXI) idi.

Tilki, küçük prensin biricik dostu oldu ve onunla buna benzer pekçok sırrını paylaştı. Elbette hepsini buraya yazamayız sevgili yolcular, biraz merak, biraz çaba yeter de artar size! Zira, bir Küçük Prens kitabı edinmek, ilkin kendinize ve varsa yavrunuza verebileceğiniz en güzel hediye olur. Az sonra inişe geçeceğimizi belirtir, ‘Her sabah kendinize çeki düzen verdikten sonra, gezegeni de köşe bucak temizlemelisiniz’ diyen pilotumuzla hepinize iyi inişler diler, gülen gözlerinizden öperiz. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder